Bu Blogda Ara

30 Ekim 2016 Pazar

İkimizin Yerine isimli beklenen film 21 Ekim tarihinde gösterime girdi.
Filmin yönetmeni: Umur Turagay.
Oyuncular: Nejat İşler, Zerin Tekindor, Serenay Sarıkaya, İştar Gökseven,
Senaryo: Pınar Bulut
Müzik: Ömer Ahunbay
 Filmde Nejat İşler'in oynadığını duyunca bu filmi izlemem lazım dedim ama seneryo iyi olmayınca bir anlamı yokmuş.Filme girerken peçete stoğu yapmıştım.Hepsi boşa gitti. Filmde hüngür hüngür ağlamayı planlıyordum.Filmde beni etkileyen sahneler Çiçeğin (Serenay Sarıkaya'nın) bağ evine gidip kapıyı vurduğu yer ve annesinin kızını sevmediğini söylediği yer. Bir tek o sahnelerde gözüm doldu.Hiçbir oyuncunun hakkını yememek lazım. Bütün oyuncular rollerinin hakkını vererek oynamış. Filmin ikinci bölümü şaşırttı.Sonunda ise arkasında bir sürü soru işareti bırakarak bitti. O seslenen kimdi?  Çiçeğin hayatında neler değişti? Acaba Doğan'la (Nejat  İşler'le) karşılaştılar mı? Babası mı bulmuştu Çiçeği? Bu soruların hepsi ikinci filmin gelceğinin habercisiydi. İkinci film çıksa gidermiyim o da bir muamma.Benim tavsiyem sevgilinizden ayrıldıysanız ve ağlamak istiyorsanız bu film hiç uygun değil.



20 Ekim 2016 Perşembe

Artık üniversiteliyim hemde Ege Üniversiteli. Hayallerimi arasında olmayan fakat olduğu için ve kazanabildiğim için mutlu olduğum bir üniversite. Lisedeki o düzen, belli kıyafetler,net saatler yok.
Lisede Kız Meslek Lisesinde okuduğum için en büyük değişiklik okulda hatta sınıfta erkek öğrencilerin olması.4 seneyi hep kız kıza aynı sınıfta yaşayınca garip geliyor. Her gün aynı saatte gitmek yok ama daha kötüsü olan artık daha erken kalkmam gerekiyor. Belli bir saat olmaması istediğimiz zaman yani sınıf olarak yorulduğumuzda molaya çıkıyoruz. Üniversitenin en önemli artı yönlerinden biri birçok etkinliğe ve kulüplere katılabiliyor olmak. Lisede bir kulübe yazılıyorduk ama sadece yazılıyorduk. Kulüp hiç bir araya gelmiyordu ve hiçbir etkinlik yapmıyordu. Kıyafet konusuna gelirsek formamı özledim gibi. Lisede her sabah giymek zorunda olduğum ama hiçbir zaman tam olarak giymediğim formamı. Her gün farklı kıyafetler giymek ya da ne giyeceğini bulmak daha zormuş. Belkide geç kalmamın nedeni kararsızlığımdır. Sadece bu konuda da değil her konuda kararsız olduğum doğrudur."napalım" sorusuna verdiğim "farketmez" cevabından da anlaşılacağı gibi. Şu da bir gerçek ki belli bir forma olduğunda yani lisede de geç kalıyordum. Üniversitede de değişmeyen iki şey daha var daha doğrusu kişi. Onlar da lise arkadaşlarım. Onların olması benim için çok iyi oldu. Bildiğin, tanıdığın ve birçok şey paylaştığın insanlarla olmak benim üniversiteye alışmamda çok büyük etken oldu.
 Lisedeki yaşamımda yardımlaşmayı(kopya çekmeyi) severdik. Üniversitede bu olmayacak. Yani öyle söylendi şuan. Artık kendi velim oldum ama bu zor bir işmiş gerçekten. Daha doğrusu lisede velilerin bir görevi yoktu. Toplantıya gel git. Şimdi ise dersini seç, burslara başvur onu kaçırma bunu kaçırma bir sürü sorumluluk yani. Bir anda her şey üstüne kalınca insan afallıyor "Ne zormuş bu üniversite" diyor. İnşallah hep böyle sürmez.  Üniversiteyle değişen son şey yürüyüş.  Okul yürüye yürüye bitmiyor. Köy, kendi içinde bir şehir sanki.  Bir şeyi daha unutmuşum değişen dersler ve en önemlisi zorlukları. Meslek lisesinde okumama rağmen doğru düzgün bir bilgiye sahip olmayışım. Zorlanıyorum ama alışırım elbet sonunda.
Üniversite yeni insanlarla tanışmayı, farklı hayatları duymayı, yeni arkadaşlarla yeni şehirler öğrenmeye, kendini geliştirmeye, kendi başına ayakta durmaya ve en önemlisi geleceğine yapacağın birikimi sağlıyor. Üniversite hayatımızın en önemli öğretim dönemi.  Kariyerimizin netleşeceği, bilgi birikimi yapabileceğimiz, öğreneceğimiz en iyi evre.
                           OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER...